Selamlar,
Baryam tatilimizin büyük bi kısmını Emre zaten annatmış, gerisini bana
bırakmış, saolsun .. Ben de klavyeyi onun bıraktığı yerden alayım kısa bi
özet geçeyim …
Adrasan’da Emrelerden ayrıldıktan sonra o akşam Olympos’ta geceledik.
Bizleri o ahval ve şeraitte bile söz verdiği pudingden mahrum bırakmayan
Cumhura teşekkürler. Ertesi gün Antalyaya geçtik ve Azizeyi de yolcu
ettikten sonra önce falezlere uğrandı, sembolik bir uçuştan sonra Tünektepe,
döner lokantaya çıktık. Yaklaşık 700 mt irtifalı, denizden direk yükselen
konik bir tepe. Normalde kalkış yeri yok ama işletmeciler tarafından ilerde
ticari tandem uçuşları da yapmak amacıyla, demir konstrüksiyon üzerine
kalaslar döşenerek yapay bir pist oluşturulmuş. Yalnız bu pist henüz
tamamlanmamış, özellikle uç kısmındaki olması gereken tahtalar olmayınca,
olanlar da sağlam olmayınca, hele de rüzgar biraz yan olunca biz tırstık ve
hemen yan taraftaki teraslardan kalkmanın daha güvenli olacağını düşündük.
Biz tam olayı kafamızda oturtmuş şööle kalkarız bööle uçarız derken,
işletmeci bir bey gelerek buradan uçamayacağımızı söyledi. Daha önce buradan
uçan bir arkadaşın kaza geçirmesi, ve pistin izinsiz olması sebebiyle
başlarının feci şekilde derde girdiğini ve bunu bir daha göze
alamayacaklarını bildirdi. Dediğine göre birkaç ay içinde hem pisti
düzeltecek hem de gerekli izinleri alacaklarmış ama o zamana kadar oradan
uçuş yok, bilginize … Bu konu en çok döner tekmeyi üzecek biliyorum, ne de
olsa bir isim bağı var aralarında :))
Akşamüstü Antalya Saklıkente bir vur-kaç operasyonu düzenleyip batan güneşin
ardından ‘Burdan da güzel uçulurmuş bee’ dedikten sonra yol boyu Radiohead
dinleyip ‘yarın hava denizlide güzel olcak’ diyen Barışın eşliğinde
Denizliye dooru yola çıktık. Akşam Odtü’lülerle beraber aynı pansiyonda
kalıp Barışı şövalyelikten zor bela kurtardıktan sonra ertesi gün gerçekten
güzel başladı. Önce haritamızı açıp günün koşullarında ne yapabileceğimizi
değerlendirdikten sonra, ivedilikle hazırlanıp havalandık. Yaklaşık 10 kadar
kanat tepenin önünde yükselmeye çalışırken 2 arkadaşımızı yolun başında
aşağıya bıraktık. Bu sırada Barış ve bir iki kişi yükselmeyi başarmış, ben,
Nilgin, Cumhur ve diğerleri tepenin yarı irtifasında yaşam savaşı
veriyorduk. Neyse ki saat 13:00 termik saykılını yakalayıp bizler de ilk
irtifamızı almaya başladık. Ben Barışa 2500mt’de katıldığım sırada, Cumhur
antenin oralarda biyerde telsizden ‘Abi siz nası çıktınız oraya, ben ancak
zor tutunuyorum’ diye bi yandan termikleri tırmalıyo, diğer yandan
peşimizden geliyodu. Bu sırada bi an aşağıda Nilgin’in önce bi sağdan
asimetrik’le beraber deep stall’da tabiri caizse taş gibi düştüğünü gördüm.
Neyseki hemen toparladı ve devam etti. Aynı termikte ben de sağdan bir
asimetrik yiyeyazdım, tahminen yine aynı bölgede Isa da +6 lık bir termiğe
girince nefesi kesilmiş. Barış da o bölgede sadece kanadını açık tutmak için
çok debelendiğini söyledi. Birçok kişi aynı bölgede heyecanlı anlar yaşadı
sanırım … vahşi termiklerde evcilleştirilmemiş bir mustang gibi sizi
üzerinden atmaya çalışan bir paraşüt misali geçti herkes o bölgeden.
Daha sonrasında yavaş yavaş diğer elemanları da yoldaki köylere bırakarak
devam ettik. 10. km’ye geldiğimizde, Yiğit, Can, Mehmet, Aycan ve Nilgin,
Barış ve beni yakaladılar. Bir süre birlikte tepelerden açılıp ovaya doğru
yönlendik ve 1. saati geride bıraktığımız bu dakikalarda bizim için havada
tutunma mücadelesi başlamış oldu.
Havada, tepelerden uzakta, yerden 1000 mt yukarda, 5-6 paraşüt kuğular gibi
süzülürken aldığım keyif, tek başıma uçmaktan çoook daha fazlaydı.
Termikler çok zayıftı, bir noktada, ben sabırla sıfırları dönerken alttan
gelip beni yakalayan Mehmet yanımdan yukarı doğru geçerken bana
‘yükseliyomuyuuuuz ?’ diye seslenmesi sinirimi bozmadı değil :) İlerleyen
dakikalarda ovaya doğru basıp bişey bulamayınca geri dönen Can, Nilgin,
Yiğit ve Mehmet’i de çeşitli köylere serpiştirdikten sonra Barışla ikimiz
mücadeleye devam ettik. Birbirimizin termiklerini kullanmasaydık herhalde bu
kadar uzun havada kalamazdık, birlikte uçuş konusunda gayet eğitici oldu
bizim için. 2. saati ve 20. km’yi geride bırakırken, ben Nilgin ve Yiğiti
bıraktığımız yukarı seyit köyünden aşağı seyit köyünün üzerinde oluşmakta
olan bulutun termiğine yetişmeye çalışırken sinkip aşağı seyit köyüne indim.
Havada kalan tek temsilcimiz olan Barışı da yanıma inmeye ikna etmeye
calıştım ama uyandı alçak, “Abi sen indin termik güzelleşti, ben uzuyorum”
cümlesi sanırım hepimizi üzmüştür :) Neyse, Barışta günün kaymaanı yiyerek
32. km’de indi. Daha sonra ben Nilginlerle telsiz teması kurup onların
indiği köye doğru yönlendim. Bir traktör göndererek yoldan beni de yanlarına
aldıran (!) Nilgin ve Yiğit’e mükellef bir yer sofrasında katıldım. Biz de
yemeğin kaymaanı yemiş olduk beraberce.
Daha sonra dönüş yolunda bizleri almaya gelen Alp’lerle buluştuk ve uzun
dönüş yolculuğumuz başlamış oldu. Bi dahaki sefere Alp’i yerde
bırakmayacağız, söz :)
O akşam Izmirde kaldıktan sonra, ertesi gün Manisa Spil dağına gittik. Seyir
tepesi denilen 700 mt irtifalı noktadan şehrin göbeğine Cumhur, Barış ve
Nilgini gönderdikten sonra, bizleri çok misafirperver birşekilde karşılayan
İtfaiye Cavuşu Yaşar beyler beraber yemeğimizi yedik ve “bak, artık bundan
sonra bizsiz başka yerde uçmak yok, ona göre” diye sözleştikten sonra Ben ve
Barış, Nilgin ve Cumhur’dan zor da olsa ayrılarak Istanbul’a dönüş
yolculuğuna başladık.
XC’nizi yiyim size bişey olmasın :)
Ay valla yine iyi geldi …
Casting:
Döner Tekme as Alparslan
Kanije Kalesi as Hakan, Azize, Cumhur, Nilgin, Alp
Radikal Laminar Flow as Baris
ODTU as Muharrem, Yiğit, Can ve saz arkadaşları
Fotoğrafçı as Kaymakam bey
PAKDOS as Mehmet, Isa, Alparslan, Madalyalı Hakan, Sırrı ve söz arkadaşları
Ankara ekibi as Emrah ve bi minibüs dolusu muhabbetör arkadaş
ALBATROS as Emre, Kağan, Hakan, Barış, Türkün, Azize, Özay
Production:
Albatros, Deadalus, Pakdos, Odtu, Ankara & tüm dostlar
Kamera Crew:
Azize, Hakan, Emre, Kağan
Entertainment provided by:
Red Point, Abraxas, Mavi, ve bilimum Kaş barları, Denizlinin Kebapçıları
Special Thanks goes to:
Madalyalı Hakan, ev için çook teşekkürler,
Arif & Kaymakam, Kaştaki organizasyon için teşekkürler.
Technical consultant and Laptop owner on the Grand Chakil camp:
Baris the inverted
Retrieve Driver:
Alparslan the döner tekme
Kılavuz:
Kargha
Mutlu:
Nilgin
Bu prodüksiyon Kaş, Çökelez, Bozdağ, Adrasan, Manisa, stüdyolarında
gerçekleştirilmiştir.
“Kaşın Dönüşü”, “Çökelezin Intikamı” ve “Antalyanın Onlenemez Yuxelisi” adlı
produksiyonlarda tekrar buluşmak üzere,
Sağlıcakla kalın
Hakan Akçalar