Erciyes’ten uçmak

Erciyes’e ilk tırmanışımı 93 yılında yaptığımda, yamaç paraşütüne de daha
çok yeni başlamıştım. O zamanlar termik mermik bişi bilmediğimiz için tek
uçuş şekli, yüksek biyerden aşağıya süzülmek idi. Eh serde dağcılık da var
ya, bu ikisini birleştirelim erciyesten uçalım fikri tee o vakitlerden
aklıma girmişti. Yazın malum havada çok “türbülans” olduğundan bu işi kışın
yapmak, karlarda uçmak daha mantıklı geliyodu.
Kayak ve tırmanış amaçlı olarak sonraki seneler erciyese her gidişimizde ben
kanadımı da bişekilde götürüp hava müsaade ettiğince uçmaya çalıştım ama
maalesef koç dağından sembolik bir uçuş haricinde erciyesten uçmak bi türlü
nasip olmamıştı.

Esas gönlümde yatan aslan, çıkanlar bilir, erciyesin güney sırtlarından
havalanıp, dümdüz karlar üzerinde oynaya oynaya sultan sazlığına kadar
2000mt kadar irtifa farkını uçarak inmek idi.

O zamanlar bu telesiyej filan da çalışmadığından, tek ulaşım şekli yürümek
idi.
Bir keresinde otellerden çobanini’ne (ikinci istasyondan daha ileride) kamp
yükünü çıkardıktan sonra koşa koşa aşağı inip kanadı alıp aynı yolu tekrar
çıkmıştım ama hava karardığı için uçuş ertesi güne kalmıştı, ertesi gün de
tipi başlayınca kanat elimde patlamıştı.

Başka bir sefer de kanadı oflaya puflaya ikinci istasyona yakın bi yerlere
çıkarıp kuşanmıştım ama hem eğim hem de arka rüzgar yüzünden kanat aşağı
kayıp ayaklarıma dolanıyodu, sonunda halime acıyan bikaç kayakçı yardıma
koştu, dedim aynen uçurtma gibi, ben iplere asılınca bırakıvericeksiniz,
sonra bi depar, yolun yarısını ben önde kanat arkada-yerde koştum, ben
yorulunca kanat yerde kayarak yanımdan beni geçti .. bi yandan höyn höynk
diye nefes nefeseyim diğer yandan nası küfrediyorum, o kadar olur.

Şimdi bu erciyesin kış rüzgarı maalesef uçuşa pek uygun değil. Genellikle
kuzeyden esiyor ve uçmak istediğiniz yöne göre sol arkadan geliyor. Güney
estiğinde de sağ arkadan gelesi var ama kuzey rüzgarına göre daha uygun.

Yıllar içerisinde öncekilere benzer birkaç başarısız denemem daha olduktan
sonra bu takıntıma baya bi ara verdim, taa ki erciyese yeni telesiyej
yapıldığını duyana kadar.
En azından artık acılı yürüyüşler yerine birkaç dakkada yukarıya kanadı
çıkarmak mümkün olacaktı. Hem zaman içerisinde telesiyej teknolojisiyle
beraber yamaç paraşütleri de gelişmişti, artık daha kolay havalanıp daha iyi
süzülüyorlardı, ayrıca aradan geçen 10 senede biz de pilotajımızı
ilerletmiştik netekim .. Velhasılkelam yakın zamanda öğreneceğim acı gerçek
pilotajın değil, 10 sene önceki kadar iyi koşmanın daha önemli olduğuydu.

Bu sene ilk olarak geçen bayram kayseriye niyetlenmiştik ama batıda iyi
giden havalar sağolsun, kayseri planı bu bayrama kaldı. Kanatları,
snowboardları arabaya yükleyip yola koyulduk, ben de bi heyecan bi gaz
sormayın gitsin, 10 senelik hikaye ne de olsa ..

Erciyese ilk saldırı: oteller bölgesindeyiz ve rüzgar sıfıra yakın, ilk
istasyon görüş alanında ikincisini sis kapatmış… hemen
telesiyeje..binemiyoruz çünkü kuyruk var ! sıra bize gelip de telesiyeje
bindiğimizde ise rüzgarın pek de sıfır olmadığını aksine kafadan ve pek de
soğuk estiğini farkediyoruz. İlk istasyonda indiğimizde hiçbirimiz rüzgarın
bariz arkadan estiğini kabullenmek istemiyor. Ben ve Tankut temkinli
yaklaşımla beklemeyi tercih ederken Yiğit, “abi biraz koşarız bi havalandım
mı gerisi kolay” filan diyor, benim ise gözümde canlanan tek görüntü yıllar
önceki arka rüzgar deneyimlerim .. kös kös aşağı iniyoruz, en çok koyan da
telesiyejle inerseniz çıkış kartına bi delik daha basıyolar, uyuz oluyoruz,
zaten uçamamışız …

Erciyese ikinci saldırı: hava süper, görüş açık, bu sefer Tankut’la ikinci
istasyona çıkıyoruz. rüzgar güney, uçuş rotamıza tam sağdan geliyor.
Telesiyejden indiğimiz yerden biraz yürüyüp kalkışa uygun biyer buluyoruz.
Rüzgarın geldiği yöne doğru uzanan bi burun, önünden daha alçak bir sırt
geçiyor, ikisinin arasındaki ufak vadi bulunduğumuz noktada çanak şeklinde
kapanıyor ve rügarı tam kafadan görüyor. Yapmamız gereken, çanaktan vadinin
içine havalanıp, önümüzdeki sırtı takiben sola doğru burunu dönmek ve
otellere süzülmek .. bizi tek düşündüren önümüzdeki sırtın ne kadar rotor
yapacağı .. Ben önden havalanıyorum, rotor riskine rağmen sırta yakın
uçuyorum ki çakarsak yüksekten çakmayalım, altımızdaki karın yumuşaklığına
güveniyorum. Tahminim ettiğim gibi rüzgar yumuşak yerşekillerini
takibediyor, rotorsuz ama rüzgaraltında bol bol bastırıcı var. İçine
kalktığım vadiyi geçip burunu döndükten sonra rahatlayıp o anın önemini
hatırlıyorum: sonunda erciyesten adam gibi uçmayı başadım :) Uçuş boyunca
manzarayı doyasıya seyrediyorum, bi daha bu fırsat ele geçer mi bilinmez ..
Tankut ne yaptı acep diye arkaya bakınırken batan güneşin önünde tankutu
seçiyorum, o da havalanmış, geliyor ..

Erciyese üçüncü saldırı: Önceki günkü uçuşun sarhoşluğunda şansımı
zorluyorum. Bu sefer tek başımayım, rüzgar yine kuzey ve arkadan, ve birinci
istasyondayım. Kanadı açıp kuşanıyorum, ortalama 15km/h rüzgar, kalkış
yapacağım yöne göre sol arkadan esiyor. Kanadı yokuş yukarı çekip tepeye
aldıktan sonra koşarak dönerek havalanıcam .. yani plan böyle … ilk
denememde bunun o kadar da kolay olmayacağını görüyorum, bi kere yokuş
aşağı esen rügarda kanat tam tepenize gelmiyo, hafif geride kalarak hemen
düşmek istiyo. Bunun rüzgarın esiş açısından (aşağı doğru) kaynaklandığını
düşünüyorum.
Defalarca denedikten sonra nihayet kanadı tepeme düzgün getiriyorum ve yokuş
yukarı rüzgar içine koşmaya başlıyorum, hemen sağa kırıp gözüme kestirdiğim
kalkış eğimine doğru dönüyorum, arka rüzgarı almaya başlayan kanat tepemde
yumuşuyor, bayılmasın diye topuklarım kıçıma vura vura depar atıyorum, tam
artık nefesim kesilecekken kanat taşımaya başlıyor ve yine havadayım.
Elalemin bu işi niye 15 kiloluk harnesslerle değil de gömlek harnesslerle
yaptığını şimdi daha iyi biliyorum !
Şu anki problem, aşağıdaki otellere kadar süzülebilecekmiyim, çünkü eğim az
ve yere yakınım. Yaklaşık 400mt gibi bir mesafeyi yerden 1 mt, hatta zaman
zaman harnesin altını karlara sürte sürte gidiyorum. yere bu kadar yakın ve
arka rüzgarla hızla süzülmek müthiş bi zevk ! sonunda eğimin daha da
azaldığı bir yerde karda uzun bir iz bırakarak iniyorum.

Bu, sadece işin başlangıcı idi. Şimdi sırada erciyesin güney sırtlarından
havalanmak, Ali dağından havalanıp trans Erciyes yaparak Develi tarafına
inmek, hatta hayal etmek parayla olmadığından erciyes zirveye top landing
yapmak var. Elalem Mont Blanc’ın tepesine top landing yapar da biz erciyese
konamazmıyız ?

Leave a Reply